top of page

Gülgün'ün ayakkabısı...


Hepimiz için ama daha çok da Ziya Abi için zor günler. Onbeş gün önce Sevgili Gülgün, Ziya Abi'nin hayat arkadaşı, eşi, bir beyin kanaması geçirdi ve hala hastanede, yoğun bakımda yatıyor. Dünyanın dört bir tarafında binlerce hastalanan, hastası olan vardır mutlaka.Lakin insanın hayatının dibinde böyle birşey yaşadığında daha da yıpratıyor insanı. Aklımız, yüreğimiz, dualarımız Gülgün'ün eski günlerine kavuşması için akıyor...

Gülgün'ün hastaneye yatmasının hemen ardından Ziya Abi'nin anlattığı birşey mıh gibi çakıldı aklıma:

Gülgün uzun zamandır ortopedik sıkıntılar yaşıyordu.Bunu hepimiz biliyorduk.Yürüyüşüne yansıyan bir rahatsızlıktı bu.Meğer ki Gülgün bu nedenle de kendisine uygun ve rahat ayakkabılar bulmakta çok güçlük çekiyormuş. Bir hafta önce şans eseri, ayaklarını rahat ettiren, aynı zamanda da kendisine yakışan, şık cici bir çift ayakkabı bulmuş...Ancak fiyatı nedeniyle alıp almama kararsızlığına düşmüş ve birkaç gün daha araştırmak için ertelemiş ayakkabıları almayı. Rahatsızlanmadan birgün önce Ziya Abi'nin de biraz ısrarıyla mağazaya gidip, paraya kıyıp ayakkabıları almışlar. Gülgün alır almaz hemen geçirmiş yenileri ayağına ve rahatlığı, sevinci hemencecik öyle yansımış ki gözlerine, Ziya Abi bile aynı uçarı mutluluğu ve huzuru yaşamış onunla birlikte. Çocuk gibi, karşılaştığı herkese sevinç içinde ayakkabılarını göstermiş, öyle ki akşam evde ayaklarından çıkartmayıp neredeyse bayram arifesi çocukları gibi başucunda uyuyacakmış ayakkabılarıyla... Yıllar sonra sonunda hem ayaklarına huzuru kavuşturan hem de façasına yakışan cici bir çift ayakkabının Gülgün'de yarattığı bu kelebek sevinci Ziya Abiyi de öyle mutlu etmiş ki...

Gelin görün ki ertesi gün havuzda tansiyon krizi geçirerek apartopar hastanaye kaldırıldığında yaşadığı ve yaşattığı hezimet hepimizi ve daha çok da Ziya Abi'yi derin bir hüzne boğdu. Beden bu,,,sağlık bu,,,hayat bu... Acil servisten yoğun bakıma kaldırılırken yattığı sedyenin başucunda ZiyaAbi'nin gözüne ilişen birçift 'cici ayakkabı' o ana kadar erkekliğe leke çalmayıp içine akıttığı gözyaşlarını daha fazla tutamamayıp sessizce taşmasının sebebi olmuş...

Bunu anlatırken yine nemlendi İhtiyar Kurt'un gözleri... 'ertelememek lazım Platin' dedi kısık kısık...'herşeye rağmen, hiçbirşey için hayatı ertelememek lazım'....

'Bak Gülgün'ün onca zaman sonra ancak kavuştuğu ayakkaplarını tadını çıkara çıkara eskitme şansı olamadı...'

Olur inşallah be Ziya Abi... Gülgün sağlığına kavuşsun, daha ne ayakkabılar, ne ciciler alır, giyer, hayatın her anını doya doya hepbirlikte yaşarız inşallah...O yine, oflaya puflaya evin merdivenlerinden çıkar, atölye haline getirdiği 2 göz evin salonunda yarım bıraktığı yağlıboya at tablosu üzerinde çalışmaya devam eder, akşam Kurşunlu'ya karşı rakı masası kurarız ve yine tüylerimizi diken diken eden, camları çınlatan sesinden 'dağlarına bahar gelmiş memkeletimin' türküsünü dinleriz...

Ama artık 'ertelemeden' hiçbirşeyi...

Ertelemeyin hiçbirşeyi....

Sağlıcakla,

platin,g.

11 views0 comments

Recent Posts

See All

+1

Pazar...

bottom of page